Bu yazı yazmak için sabırsızlanıyordum. Ve sonunda boş bir zaman buldum. :)
Öncelikle olaylar nasıl başladı onu anlatmak isterim. We Got Married programında oğlumuz, kızımıza sorar. Balayına nereye gitmek istersin hatun diye. O da Türkiye der çok da düşünmeden. O bölümü izledikten sonra caps alıp twitterda yayınlamıştım. Ama cidden gelecekleri aklımın ucundan geçmemişti.
Önce 14 Aralık'ta Türk hayran sitelerinde de duydum ben. Sonra baktım allkpop'ta da haber olmuş. Oha dedim ciddi ciddi geliyorlar o zaman. Kim So Eun & Song Jae Rim will to Turkey for their 'We Got Married' honeymoon Daha sonra hayranların internet üzerinden organize olduklarını gözlemledim. Gitme gibi bir düşüncem pek olmadı açıkçası.
15 Aralık'ta da çiftimiz İstanbul'a vardılar. Uçaktan çekilen gece manzarası WGM sunucularını bile hayran bıraktı. Daha sonra havaalanındaki kalabalığa herkes çok şaşırdı, çünkü kimse Türkiye'de bu kadar hayran olacağını beklemiyordu. İkiliye yardım eden görevli abinin "Kamsahamnida"sından sonra çiftimiz metro ile Topkapı-Ulubatlı'ya vardılar. O sahneyi görmek çok tuhaftı, çünkü sık kullandığım ve en azından önünden geçtiğim bir yerdi. Gecenin bir vakti Aksaray'de ne işleri var bunların yahu dedikten sonra anladım ki otelleri buradaymış.
Ertesi sabah Sultanahmet'te aldılar soluğu. Güzel manzaralar eşliğinde çiftimiz görünüyor ekranda. Önce Ayasofya'ya gitmek istiyorlar. Lakin Pazartesi günü geldikleri için doğal olarak kapı duvar. O gün Ayasofya kapalı anacım. Aslında açık bir gün gitselermiş daha zengin bir bölüm hazırlanabilirmiş.
Ordan geçiyorlar Sultanahmet Camii'ne... Ama abdest almayı yanlış anlamışlar bunlar. El ve ayaklar yıkanmadan camiiye girmek yasak sanıyorlar, doğal olarak yayına ve sunuculara da öyle yansıyor. Sonra Seo Eun'a etek ve başörtüsü giydirip, caminin içine giriyorlar. Cami gezintisinden sonra, bizim arkadaşlarla her zamanki buluşma yerimiz olan Sultanahmet Camii'nin önündeki banklarda bir süre oturuyorlar.
Eminönüne gitmek için tramvaya giderlerken Song Jae Rim'in elinde 1 TL'ye satılan üç tane topaç görüyoruz. Ve öğreniyoruz ki, arkadaş hepsine 35 bin won ödemiş, yani yaklaşık 80 TL. YUHHH! Kazıklanmanın da bu kadarı be hacı. Hani çocuğun salaklığına mı kızsam, saf çocuğu kandıran Türk amcaya mı şaşırdım ben açıkçası. Ama bunun ekranlara yansıması Türkiye reklamı açısından pek iyi olmadı onu söyleyeyim. Taze sıkılmış meyve sularını içerlerken tramvay bileti almak için durdukları makinenin yanında da topaçlardan birini unutmasınlar mı?!
Eminönü'nde Mısır Çarşısı'nı gezerler. Burada şirin minik pabuçlar, nazar boncukları, sultan şapkaları ve dansöz kıyafetleri gibi çeşitli hediyelik eşyaları görürler. Bir de "Ne kadar?", "Pahalı" ve "Çok pahalı" gibi cümleleri öğrenmişler. Çok güldüm onları söylerlerken. Mısır Çarşısı'ndan çıkıp balık kebap yediler, ama pek beğenmediler. Hatta gezileri boyunca balık kebaptan tatmin olmadıklarını belirttiler.
İkinci bölümde Ortaköy'de görüyoruz kendilerini. Önce bir Türk dondurmacısından dondurma nasıl alınır ya da alınamaz onu gösteriyorlar. İtewonda da aynısı var gibisinden şeyler konuşuluyor. Sonra kumpircilerin orada peydah oluyorlar çiftimiz. Uzayıp giden kumpir malzemesi tezgahı sunucuları kendinden geçirtiyor adeta. Ve sonunda kumpir hazırlanırken peynirle beraber uzayan patatesi gören sunucular ruhlarını teslim ediyorlar oracıkta. :D Kumpiri yerlerken kedilerin istilasına uğruyorlar. Bizimkiler de sosislerle besliyor pisicikleri.
Akşam olunca da Ortaköy Camii ve köprü manzaralı harika bir yere oturuyorlar bira içmek için. Ufaktan kutlamalarla geçiyor akşamları. Sonra yeniden vuruyorlar kendilerini yollara ve Efes Antik Kent'e gidiyorlar. Burada Koreli bir rehberden bir süre bilgi alıp, antik tiyatroda dinleniyorlar.
Üçüncü bölümde Pamukkale travertenlerine gidiyorlar. Yer seçimleri güzel tebrik ederim. Bembeyaz taşlarda ve sıcak mineralli sularda bir süre dolaşıyorlar. Bir an Song Jea Rim totosunu ıslatıyor yanlışlıkla ve Türkiye'nin güzel havasında kurutmaya çalışıyor totoyu. :D Sonra bir kaplıcada uzun bir süre çimiyor çiftimiz.
Ardından şirin bir restorantta yemek yemek için oturuyor ikili. Burada Türk kahvesi içiyorlar ve fal baktırmak istiyorlar. Falı bakan abi bildiğin en bilinen şeyleri söylüyor. Sana yol var, sen bu kızı seviyorsun gibi... Ve yeniden yollara düşüyorlar. Peribacaları'nda hava balonuna binip, muhteşem manzarayı görmekle kalmıyorlar, Kore'ye de gösteriyorlar.
Dördüncü bölümde kaldıkları yerden, hava balonunda devam ediyorlar. Romantik dakikaların ardından geliyorlar çömlekçi bir abinin atölyesine. Program ekibi abimizi Einstein'a benzetiyor. :D Abinin saniyeler içinde çamurdan çömlek yapışını izleyip sıvıyorlar kolları. Ama beceriksizlikleriyle kase gibi bir şey yapabiliyorlar sonunda. Hiç de bekledikleri kadar filmlerdeki gibi romantik olmuyor doğal olarak.
Çömlekçi abimiz çiftimizi bir mağaraya götürüyor. Bu mağarada kızlar saçlarından bir parça ile adres ve emailini yapıştırıyorlar duvarlara. Altı ayda bir bir tanesi seçilip bedava tatil hediye ediliyormuş söylenene göre. Yemek için ise seçimleri otantik bir mekanda çömlek kebabı oluyor. Kapanışı da şehir manzaralı bir tepede yapıyorlar.
Beşinci bölüm kaldığı yerden devam ediyor. Tepede günbatımını izliyor bizimkiler. Akşam olduğunda ise otantiğin dibi bir otel odasında görünüyorlar. Tüm Korelilerin bu otelin nerede olduğunu vs. sorduğunu gördüm. Acayip sükse yapmıştır otel. :D Sabah ise Peribacaları'nı şaşkınlıkla geziyorlar. Ve yine manzarayı gören bir yerde oturup gezilerine kendilerince veda konuşması yapıyorlar. :)
Çiftimizin Türkiye gezisinin son bölümü de allkpop'da yeniden haber oluyor. Song Jae Rim and Kim So Eun spend their last day in Turkey together on 'We Got Married'<a
Şahane bi yazı olmuş :) programları izlemiyorum ama böyle kısa rozetlerle bilgilenmek te güzel oluyor elinize sağlık 🙌
YanıtlaSilTeşekkürler efenim. :))
SilTurkce altyaxili izlemej istiyorum nerden izleyebilirim ve bu bolum kacinci bolum oluyor ?:)
YanıtlaSilNerden Türkçe altyazılı izleyebiliriz acaba ?
YanıtlaSil