Yarın yaparım, öbür gün yaparım derken epey ertelemişim bu yazımı. Dedim kolları sıvama vakti geldi de geçiyor. Evet 15 Ekim Çarşamba günü bir seminer yapılacağı duyurusundan sonra gitme kararı alıp adımı yazdırdım. Farkettim ki seminerin yapılacağı yer, üniversitede okurken dört yıl önünden geçtiğim varlığından bihaber olduğum, ne işe yarar burası ki acep diye hiç düşünmediğim İstanbul Üniversite'sinin Avrasya Enstitüsü binasında yapıldı. Seminer yapılmadan önce söylendi ki, bu bina İstanbul Üniversite'sinin en eski binasıymış. İnkar edemem, buram buram tarih kokmaktaydı. Çok sevdim, çok benimsedim burayı. 

Seminere trafik dolayısıyla azıcık geç kaldım korkusuyla koştura koştura gittim, lakin seminer de başlamamıştı zaten. Üstelik salon, en önde yerlerini almış Kore Savaşı gazilerimiz hariç boş bile sayılabilirdi. Önce arkalara bir yerlere oturdum, muhtemelen dolar şimdi bu koltuklar düşüncesiyle. Ama seminerin birazdan başlayacağına dair duyuru yapılana dek çok da dolmamıştı. Ben de bir kaç sıra daha önlere geçtim, semineri verenlere ayıp olmasın diye. 



Oturum söylenildiğinden çok geç başladı. Kore Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Jeon Tae Dong, İstanbul Üniversitesi Siyasi Bilgiler Dekanı Prof Dr. Emrah Cengiz ve Avrasya Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Bekir Günay açılış konuşmalarını yaptılar. Daha sonra seminere geçildi. Koreli konuşmacıların tercümanlığını çoğunuzun da tanıyacağı Sultan Ferah hoca yaptı.

İlk konuşmayı Kore Ulusal Diplomasi Akademisi Genel Koordinatörü Prof. Dr. Shin Sung Won, "Kore Yarımadası'nda Güven Süreci ve Kore Hükümetinin Birleşme Politikaları" konusuyla yaptı. Açıkçası ben yapılan seminerden çok tatmin olmadım. Çünkü konuşmacı hazırladığı slayt gösterisinde yazılanın  Korecesini okuyordu, aynı anda da Türkçesi duvara yansıtılıyordu ve beraberinde tercüman tarafından okunuyordu. Benim bilmediğim çok farklı bir bilgi ya da bakış açımı geliştirecek bir durum olmadı açıkçası seminerde. Ama belki ben bu konuda tezim için çok okudum, çok araştırdım ondan olabilir. Bilmeyen birileri gitse gayet güzel bilgi sahibi olabilirdi.  

Prof Dr. Shin Sung Won'un sunumunda Kore'deki son durumdan, Kore Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Park Geun Hye'nin Dresden Planından, Amerika ve Çin'in karşılıklı politikalarının birleşme aşamasında büyük rol oynayacağından, barış için Kuzey Kore'nin Nükleer Silahtan vazgeçmesinin öneminden ve birleşme adına atılan adımlardan, gelişmelerden bahsedildi. Benim notlarım biraz daha uzun ama özetlersek ilk sunum bu şekildeydi.



İkinci konuşmacı benim de seminere katılma sebeplerimden biri olan USAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Selçuk Çolakoğlu'ydu. Kendisi seminere "Kuzeydoğu Asya'daki Güvenlik Risklerinin Kore Yarımadasındaki Etkisi" konusuyla katıldı. Sunumda, diğer ülkelerin birleşme sürecine bakış açıları açıklandı. Mesela, Kore ile Japonya arasındaki siyasi ilişkilerin yetersiz olduğundan bahsedildi. Çin'in ABD yanlısı birleşmiş bir Kore'dense birleşmemiş bir Kore'yi yeğlediği, Rusya'nın ise son dönemde Kuzey Kore ile yakınlaştığı ifade edildi. 

Ben seminere giderken sadece ilk oturumu izleyip gitmeyi planlıyordum. Başka bir işim vardı. Ama seminerin geç başlaması nedeniyle en azından Selçuk Çolakoğlu'nun konuşmasını dinleyip kalkmak zorunda kaldım. Daha sonra üç adet daha konuşmacı vardı lakin malesef zamanım yoktu. En çok merak ettiğim kısım ve en yararlı olacağını düşündüğüm kısım da sondaki soru-cevap kısmıydı, lakin ona da katılamadım.

Seminerin geneline bakılacak olduysa ben çok tatmin olmadım, ama zamanım boşa gitmiş diyemem. Ama Kore hayranıyım diye geçinen gençlerimize azıcık da sitemliyim. Eğlence var, Kpop var deseniz salonlara sığmayan kişiler, bir seminer oldu mu kaçacak delik arıyorlar. Kore gazilerimiz bile orada yerlerini almışken, salonu doldurabilmek için onları bekletmek benim ağrıma gitti açıkçası. ...

0 yorum Blogger 0 Facebook

Yorum Gönder

 
Cadı Kazanı © 2013. All Rights Reserved.
Top