Üniversiteden mezun olmam münasebetiyle epeydir boş bırakmıştım buraları. Malum İstanbul Üniversitesi'nde son senem, işi şansa bırakmayıp sınavlara dört koldan sarılıyorsunuz aman büt neyin bırakmayayım diye. Bir de üstüne Açık Öğretim Fakültesi'nden ikinci üniversite okuma hevesimin sonuçlarıyla epey yoğun günler geçirdim. Bunlar yetmezmiş gibi oldukça boşladığım tezimi de bozuk bir bilgisayarla yazmaya çalışınca üniversite hayatımın en kabus günlerini yaşadım. Tezimin konusu da Güney Kore ile alakalıdır aslında, daha sonra daha ayrıntılı bir şekilde değineceğim. Ama çok şükür ki artık o günleri geride bıraktım ve fiilen mezun sayılırım.

Sınavlarımın bittiği günün ertesi günü yani 18 Haziran Salı gününe denk gelen gün, öğrendim ki Korea-Fans yine çok güzel bir etkinlikte boy gösterecekmiş. Önce gönüllü olmak aklımdan geçse de kaçta biteceğini pek bilmediğimden sergiyi gezmeyi tercih ettim. Şöyle bir açıklama ile bu sergiden haberdar oldum.

"Topkapı Sarayı ilk kez Kore’nin ihtişamlı ve zarafetli sanatına ev sahipliği yapıyor. Kore Kültür, Spor ve Turizm Bakanlığı Kore Ulusal Müzesi ile Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın işbirliğiyle düzenlediği ve Kore’nin farklı dönemlerini yansıtan eserlerin yer aldığı ‘İhtişam ve Zarafet: Kore Sanatı’ adlı sergi 18 Haziran’da açılıyor.
Sergi, 18 Haziran - 29 Eylül 2013 tarihleri arasında ziyaretçilerini bekliyor."


Kore Kültürü olan bir etkinlik olur da ben eksik kalır mıydım hiç? Tabi ki hayır! Korea-Fans için ayrılan 50 kişilik davetiye kontenjanına girdim ve arkadaşımla gittik sergi açılışına.

Girdik Topkapı Sarayı'na, açılış alanına doğru yavaş yavaş yol aldık. Güzel bir yer seçmişler açılış için ancak ayakta resepsiyon dedikleri durum evlere şenlik doğrusu, bir sandalye için tüm servetimi verebilirdim. Önce nereye geldik biz hacı dumurundan çıktıktan sonra bir baktık tüm o vip davetlilerin arasında şirin şirin kızlar. Dedik bunlar kesin Korea-Fans davetlileridir. E doğruydu da! Tanıdıklarla selamlaştık falan derken epey bir bekledik. Bekledik... Bekledik... Bu durum bir de ayakta olunca daha beter bir durum oluyor. Ancak açılıştaki belki de tek kötü yan buydu. Onun dışında iyi ki gitmişim dedim.

Sonunda açılışa başlandı. Günün anlam ve önemine ait konuşmalardan ilkokuldan beri hazetmeyen ben bu konuşmaları dinledim. Türk tarafını 2 kişi, Güney Kore tarafını 2 kişi olmak üzere 4 konuşma dinledik, dinledik de sanki iki taraf da biraz kendilerini övüyor gibiydi. Sergide şunlar şunlar var ama Topkapı Sarayında daha da süperleri var tarzı bir cümle bile duydum.

Sıra geldi sergiyi gezmeye. Çok güzeldi panpalar. Kesin gidin, gezin, ölmeden önce yapılacaklar listesine de ekleyin! Benden söylemesi. Aklımda en çok kalanlar arasında, bir çoğunuzun sık sık gördüğü altta da resmini görebileceğiniz taç yer alıyordu. Daha sonra kaplumbağa mühür çok dikkatimi çekmişti. Kral ve kraliçenin hanbokları da çok ilgi görüyordu. Ama benim en sevdiğim parça Çocuk Hizmetli isimli bir heykeldi. Giderseniz bu eseri unutmayın! Bunların dışında yine altta göreceğiniz kocaman bir Buda heykeli vardı. Neler yoktu ki! Anlatmakla olmayacak gidin görün, şiddetle tavsiye edilir.

  

Sergiyi gezmeyi bitirdikten sonra sıra geldi açık büfeye. Ellerimi birbirine sürtüp "Eveeeeet!" dediğimi hayal edebilirsiniz. Tam anlamıyla bir Kore yemeği ziyafetiydi. Aklınıza gelebilecek Kore yemeklerinin bir çopu vardı. Ancak Ddokbokgi ve Japchae benim gözdelerimdi. Eve giderken keşke azıcık daha ddokbokgi yeseydim diye hayıflandığım da oldu. Yemek faslı sırasında Kore Kültürüne uzak davetlilere yemekleri tanıtmak da bize düşmüş gibiydi. Herkes şu ney bu ney diye sordukça kendi kendimize bir misyon üstlendik, bu mantar, bu yumurta sarısı diye insanlara yol göstermekteydik.

Bu etkinlik de böylece son buldu. Ertesi gün de aynı sergi kapsamında bir seminer yapılacaktı. Lakin kep töreni provam nedeniyle gidemedim. Ayrıca açılıştan fotoğraf ve videoları görmek isterseniz, Korea-Fans'taki konusuna bakabilirsiniz.

0 yorum Blogger 0 Facebook

Yorum Gönder

 
Cadı Kazanı © 2013. All Rights Reserved.
Top